Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’na sendikaların tepkisi sürüyor. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, “Bu meslek kanunu öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözen bir meslek kanunu değil. Yeni müfredatı uygulayacak kadrolar yetiştirme ve yeni kadrolaşma kanunudur” derken; Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, “Öğretmenler kendilerini, kendilerinden sorumlu Bakanlığın kandırdığını ciddi bir tepki ile hissediyor. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler, taban maaş ile birlikte çok yakıcı başka sorunlarla baş başa bırakılmış durumda” diye konuştu.
39 maddeden oluşan Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’na karşı eğitimcilerin ve eğitim sendikalarının tepkileri devam ederken, taslağın önümüzdeki günlerde TBMM’ye sunulması bekleniyor. Kurulması planlanan Milli Eğitim Akademisi’nin işleyişi, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen ayrımı, eğitimcilere şiddete karşı atılacak adımlara ilişkin düzenlemeleri içeren kanun taslağını Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt değerlendirdi.
Milli Eğitim Akademisi’ne girişlerde öğretmen adaylarına güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak olmasını “son derece problemli bir uygulama” olarak tanımlayan Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, bunun bir ayıklama ve kadrolaşmanın bir başka biçimi olarak kullanıldığını söyledi.
“Biz bu hukuksuzluğu ihraçlar sürecinde gördük”
“Şöyle ki, eğer bir kişi hakkında herhangi bir fiilden dolayı kesinleşmiş bir yargı kararı yoksa o kişinin hakları çeşitli sebeplerle gasp edilemez” diyen Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Milli Eğitim Akademisi kapsamında aday öğretmenlere yapılacak aylık ödemenin komik bir oranda olduğunu söyleyen Irmak, “Çünkü bu akademiler her yerde olmayacak. İnsanlar bulundukları illerin dışına gidip kalacaklar. Hangi ihtiyaçlarına yeter ki bu miktar. Barınma, beslenme, yol vb bir çok ihtiyacı olacak bu adayların. Bir öğretmen adayına verilecek ücret insan onuruna yakışır geçim sağlayacak oranlarda olmalıdır” diye konuştu.
“Bu meslek kanunu öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözen bir meslek kanunu değil”
Taslakta yer alan eğitimcilere yönelik şiddet olaylarında ceza oranının yüzde 50 oranında artırılması ve erteleme hükümlerinin uygulanmayacak olmasını olumlu bir adım olarak değerlendiren ancak yeterli olmadığını söyleyen Irmak, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Eğitimcilere yönelik şiddetin sebeplerin ortan kaldırılmasına yönelik adımların atılması lazım. Örneğin okullar daha güvenli hale getirilmeli. Cimer uygulamasından vazgeçilmeli. Öğretmenin öğrenci ve veli karşısında itibarının ortadan kaldıran eğitim yöntemlerinden vazgeçilmeli. Devlet okullarında dönen, okula ve öğretmene göre para ilişkisi ortadan kaldırılmalı. Bu meslek kanunu öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözen bir meslek kanunu değil. Yeni müfredatı uygulayacak kadrolar yetiştirme ve yeni kadrolaşma kanunudur bu.”
“MEB bizi duyuyor ama üç maymunu oynuyor”
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, sendikayı kurdukları 2021 yılından bu yana özel sektörde çalışan öğretmenlerin taban maaş hakları için mücadele ettiklerini söyledi. Yürüttükleri eylem programıyla taban maaş talebini tüm meslektaşlarına ve velilere duyurduklarını ifade eden Erkurt, “Bizi duyan ama üç maymunu oynayan MEB ve kurum sahipleri” dedi.
Milli Eğitim Bakanı
“Taban maaş için üç aşamalı bir süreci Maliye ile görüşüyoruz, ÖMK’ye taban maaş gelecek. Yüz binlerce öğretmen, bu haber ile umut doldu ama Bakan sonra çıktığı bir programda ‘Yetkimiz yok, gündemimizde değil’ ifadeleriyle bu sözden açıkça dönüldüğünü gösterdi. Öğretmenler kendilerini, kendilerinden sorumlu Bakanlığın kandırdığını ciddi bir tepki ile hissediyor.
“12 ay geçmeden işimizden oluyoruz”
Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler, taban maaş ile birlikte çok yakıcı başka sorunlarla baş başa bırakılmış durumda. 2013 yılında belirsiz süreli sözleşmelerden, mevsimlik işçiler için yapılan belirli süreli sözleşmelere geçirildik. 12 ay geçmeden işimizden oluyoruz. Bu bizim güvencesizliğimizin temeli. Bir diğer konu da 10 no’lu torba iş kolunda olduğumuz için, burada TİS ve grev hakkımızın gasp ediliyor oluşu. Çalışma Bakanlığı, tıpkı kamuda olduğu gibi bir eğitim iş kolu kurulması için adım atmak zorundadır. Burada da mücadele ediyoruz.”
“Çıktığında yine insanları mağdur eden bir kamu personeli sınavı ile boğuşuyorlar”
Kurulması planlanan ‘Milli Eğitim Akademisi( hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erkurt, “Akademi ve mülakat saçmalığını reddediyoruz” dedi. Hali hazırda üniversitelerde eğitim fakülteleri olduğuna dikkat çeken Erkurt, “Eğitim fakültelerinde öğretmen adayları 4 yıl öğretmenlik için dirsek çürütüyor. Çıktığında yine insanları mağdur eden bir kamu personeli sınavı ile boğuşuyorlar. Ataması yapılmayan 1 milyon gencecik öğretmen var. Bu, ülkenin nitelikli çalışanlarını tornadan geçiren bir uygulamadır ve insan kaynaklarını çürüten, sömüren bir anlayıştır. Kamucu, parasız, eşit eğitimden yana bir sendika olarak eğitimi özelleşmeye kurban edecek tüm uygulamaların karşısındayız” dedi.